
Semaver Sahaf’tan almıştım bu kitabı. Benden önce sayfalara dokunan kişinin karda ayak izlerini sürer gibi, altını çizdiği satırlarda hiç tanımadığım birinin duygularını empati yoluyla hissetmeye çalıştım. Tuhaf bir deneyimdi, çünkü kitap içeriği açısından ilginçti. Ulysses gibi büyük bir eserin yazarının karısına, ilham kaynağı Nora’ya yazdığı mektuplar yer alıyordu. Üstelik de bir günlük bir hikâyeyi anlattığı Ulysses için karısıyla ilk buluştuğu gün olan 16 Haziran tarihini seçmiş olduğu iddia ediliyor.
Belki benden önce okuyan da bir aşkın kıskacındaydı ve Joyce’un hisleriyle kendininkileri karşılaştırıyordu. Aynı yoğunluğu bulamadığı aşkını sorguluyor da olabilirdi. Yoksunluk duygusuyla başetmeye çalışıyor da olabilirdi. Mektupların bazılarını çok sert bulmuştu belki de. Hatta belki hiç okumadan geçiştirmişti. Çünkü o sayfalarda satır altları hiç çizilmemişti. Sanki o sayfalara el değmemiş gibiydi.
Joyce Dublin doğumlu. Ama memleketini hiç sevmiyor. İnsanlarını, ülkeyi tuhaf ve soğuk buluyor. Zürih, Paris, İtalya’da yaşıyor. Bu kaçışın altında kalabalık bir aile ortamında yetişmesi, ve fakat 17 kişilik ailede sadece bir kardeşi tarafından anlaşıldığını söylemesi sorunlu bir çocukluk, ergenlik döneminden geçtiğini akla getiriyor. Kalabalık içinde yalnızlığını irdeliyor. Belki de ülkesini sevmemesinin bir diğer sebebi de aile ilişkilerinin son derece yavan olması. Aidiyet duygusu oluşmadığı için ssyal mertebesinin çok da kendininkiyle eş değer olmadığını mektuplarının satır aralarında hissettiğmiz Nora’ya karşı aşırı bir sahiplenme, düşkünlük duygusu içinde.
1904-1924 yıllar arasında Nora’ya yazdığı bu mektuplardan sık sık ekonomik sıkıntılar içinde olduğunu, kendisini tek anlayan kardeşi Stannie’nin maddi yardımlarını, Joyce’un seyahatleri sonrasında, Nora’ya dönüşünde kendisini nasıl karşılaması gerektiğini kalem kalem yazmış olduğunu okuyoruz. Toplumsal dayatmalara tamamen karşı olan James Joyce din ve kalıplaşmış erdemleri eleştiriyor. Kıskançlık bir kurt gibi kemiriyor içini. Kendisini düşüncesiz, günahkâr, cömert, bencil, kıskanç memnuniyetsiz olarak nitelendirerek cesurca eleştiriyor.