Köylerden her geçişimde, geçen yaz Baambrugge’de çoluk çocuk ailece yaptığımız yaz tatili geliyor aklıma. Oradaki tezek kokusunu alıyor burnum. Yeniden oralarda olasım geliyor.
Yağda kavrulan sarımsak kokusu, dört yıl yaşadığım İtalya’nın Francavilla al Mare kasabasında, okuldan sonra akşamları çalışmaya gittiğim balık restoranının sahibi Cecchino’nun yaptığı leziz karidesli linguine (makarna) kokusunu hatırlatıyor bana.
Meşe, paçuli, ahşap, tütün kokusu hayat yoldaşımı getiriyor gözümün önüne.
Hâlâ burnumda oğlumun bebeklik kokusu var meselâ.
Anne, baba, kardeş kokusunu da asla unutmuyorum.
Philippe Claudel de yaşamında yer eden kokuları anlatmış. Severek okudum.