Artık Üşümüyorum

Fotoğraf – Internet Arşivi

Sabahı sabah ettim kayanın tepesinde. Uyku düşmedi gözlerime. Kafamın içinde fırıldak gibi dönen gerekli gereksiz düşünceler aklımı çeldi. Yüreğim daraldı. Zamanı geriye alabilseydim… Keşke… Hayatımdan çıkarmaya çalıştığım bir söz. Ama bazen kullanmamak olmazsa olmazlaşıyor.

İçinde birikenleri haykırmak zorunda mısın? Tut işte içinde! Güneşin kayısı tanesini kavurduğu gibi kurutsun seni de içinde hapsettiğin cümleler. Yüreğin şişsin, şişsin ve patlasın. Mutluluğa oynayıp, mutsuz ol. Yeter ki ne düşünceli kadın desinler. Üzülmek pahasına da olsa, etrafındakileri kırmadan, hep tatlı dilli ol.

Geceden tünedik buraya ben ve düşüncelerim. Karanlığa dikip gözümüzü sarıldık birbirimize. Koyda demirlemiş tek tük yattan yükselen kadın-erkek seslerini dinledik. Tatlı aşk nağmeleri havalanıp karıştılar yakamozlara.

Birazdan balıkçı Sait açılacak denize. Karanlıkta bir başına, denizin koynunda, salacak gırgırı derinliklere. Bir duble rakı ve peynirle bekleyecek ağa takılacak balıkları. O da düşünecek pişmanlıklarını, yalnızlığını, fakirliğini.

Farklı yaşamlara ait olsak da, insanlık hallerine mağlup düşüncelerimiz dertleşirler belki de karanlık semâlarda.

Çıkan açlık sesini bastırmak istercesine elim midemin üzerine gidiyor. En uzun gece… Bir kayanın tepesinde… Açlık vurur tabii. Canım çekmiyor hiçbir şey. Yüreğimin şişkinliğini dindirme arzusundan başka.

Haklılığımdan eminim. Eminsem, neden bu sızı?

Bir kadın kahkahası kopuyor teknelerin birinden. Bir latin melodisi bastırıyor kahkaha sonrası gelen fısıldaşmaları.

Kıskanıyorum. Biz… Neden?

Artık koy da zifiri karanlığa gömüldü. Ağustos böceklerinin sesi duyuluyor yalnızca. Uzakta, çok uzakta balıkçı Sait’in fenerinin ışığı varla yok arası ışıldıyor. Sabaha az kaldı. Tuttuğu balıkları meydana götürecek erkenden. Küçük plastik kaplarda alıcılarını bekleyecek fıkır fıkır oynayan balıklar. Son çırpınışları olacak. Turistler fotoğraflarını çekecek. Civarda yaşayanlar, akşama balık sofraları kuracak. Birkaç meze, peynir, kavun ve rakı. Efkârlı cümleler kuracaklar bardak tokuştururken. Akşam oldu, hüzünlendim ben yine diyerek dertlenecekler. Kâh gülüp, kâh ağlayacaklar. An’ı durduracaklar. Oh ne iyi yaptık da kaçtık! Yaşanmazdı artık büyük şehrin pençelerinde, diyerek terk edişlerine mâna yükleyecekler. Sevgililer onlarca mumla süslenmiş sofralarda geçirecekleri romantik saatler öncesinde, Kaş’ta gün batımı temalı karelerde poz verecek.

Bir horoz sesi günün ilk ışıklarını karşılıyor. Sait’in motorunun sesi yankılanıyor koyda.

Denizden vuran nemli serin hava üşütmüş beni. Şimdi fark ediyorum. Omzumda sıcak bir el… O’nun eli. “Yatak sensiz çok soğuk,” diyor. Elini tutuyorum. Elimi sıkıyor biraz daha. Düşünceler dağılıyor birden. Yüreğim hafifliyor. Artık üşümüyorum.

Peyman Ünalsın

Artık Üşümüyorum” üzerine 2 yorum

Yorum Yapın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s