MILENA’YA MEKTUPLAR – Kafka

Kafka ve Milena Jesenska Prag’da bir kafede tanışırlar. Yaşadığı Viyana’ya dönen Milena Kafka’ya eserlerini Çekçe’ye çevirmek istediğini bildiren bir mektup yazar. Bu mektup aralarında doğacak bir aşkın kıvılcımı olur ve iki yıl sürer. Bu süreçte birbirlerini sadece bir iki defa görürler. Milena da Kafka gibi veremdir. Mektuplarının ağırlıklı konusu da zaten hastalıkları ve onun getirdiği olumsuz yaşam koşullarıdır. Dönemin politik olaylarından, sanatçılarından da yine mektuplarında bahsederler. Biz okurlar sadece Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektupları okuyoruz bu kitapta. Çünkü Milena bu mektupları Kafka’nın ölümünden sonra onun yakın dostu ve yayımcısı Max Brodo’ya verir. Milena’nın yazdığı mektupların akıbeti ise bilinmemektedir.

Aldığın çiçekler için çok üzgünüm, o kadar üzgünüm ki ne tür çiçekler olduğunu bile okuyamadım. Şimdi senin odanda duruyorlar. Eğer gerçekten odandaki gardırobun yerinde olsaydım, gündüz kendimi bir şekilde odanın dışına atar ve en azından çiçekler solana kadar salonda dururdum. Hayır, bu hiç de hoş değil. Ve o kadar uzakta ki her şey ama hâlâ odanın kapısının kolunu görebiliyorum, bana gözlerimin önündeki mürekkep hokkası kadar yakın.

Seni seviyorum işte, budala, deniz dibindeki çakıl taşı nasıl sevilip, sarmalanır, ona bağlanılırsa ben de sana öyle bağlıyım.

Yanımda yürüyordun, bir düşünsene, yanımdaydın!

ERKEKLER BALIK MI, ALIK MI? – Candan Erdemci

20190617_074818

40’lı yaşlarında dört bayan arkadaş, değişik sebeplerle biten evliliklerinin ardından yeni maceralara hazır hissederler kendilerini. Hayatlarına girecek yeni adayları bulmak için de online dünyadaki sosyal platformların engin denizinden faydalanmaya karar verirler. Artık her yazışma, her buluşma bir psikolojik analiz malzemesidir. Gruba bu fikri veren elebaşı hanımın kendisi psikolog olduğundan etraflıca süzgeçten geçer adaylar. O engin denizin içindeki balıkları ağlarına düşürmek veya bazen de o alıkların oltalarından korunmak için türlü entrikalar gerekir.

Yazarın ilk kitabı olan romanda genel akış rahat okumayı beraberinde getirse de, diyaloglardaki  yapaylık zaman zaman kulağımı tırmaladı. Bazı bölümlerde didaktik bir hava yakalasam da, esprili anlatımıyla eğlenceli bir okuma deneyimi oldu diyebilirim.