Ne zaman kar yağsa, içinde mini minicik kardan adam yapılmış yeşil plastik bir kap gelir gözlerimin önüne. Çocukluğumun hatıraları arasından sıyırıp aldığım, en belirginlerinden biridir.
Dışarıda o kadar yoğun kar vardı ki, başımızı ancak sokak kapısının biraz dışına çıkarıp, alçak çatılardan sarkan buzlara göz atıp, birine kurban gitmemek için hızlıca plastik kabı karla doldurmuştuk. Pekmezle karıştırıp da yiyebilirdik, ama biz kardan adam yapmayı tercih etmiştik. Sobada çatırdayan odunların sesini dinlerken minyatür kardan adamımızı yapmıştık bile.
Biz büyük şehir çocukları için kar, kutlanacak bir bayram, özenle hazırlanılan bir tören gibi…
Okulun tatil olmasını hasretle beklerdik hep. Evde geçirilen o gün, yeme içme, kartopu oynama günü ilan edilirdi. Okula gidilmese de sabah erkenden kalkılır, bizden başka kimsenin basıp, karları bozmasına izin verilmemecesine camda bekçilik yapılırdı. Bozanlara sinirlenilir, cam açılıp “amca lütfen karlarımızı bozma” diye serzenişte bulunulurdu. Mahalledeki tek tük çocuk bir araya gelip soluğu sokakta alırdık. İç çamaşırlarımıza varana kadar ıslanmadan da eve girmezdik.
Akşamüstü anne keki kokusu evi sarardı. Kakaolu süt ve kek, televizyon karşısında güzel bir film eşliğinde yenir, içilirdi. Akşam menüsü sucuk, ekmekti.
Geçen bunca yıla rağmen değişen çok bir şey olmadı. Ana karakter dışında…
Beyaz, dingin sessizlikte yok olmayı seviyorum. Gökten düşen kristaller, Lila Downs’un sesinde El Relampago ile dans ediyorlar adeta. Her adımda, ayağımın altında karın gıcırtısını hissediyorum. Belli ki kar temizleme aracı geçmiş benden önce. Karın şiddetlenmesini ve temizlenen yerleri yeniden kaplamasını diliyorum içimden. Yaşadığım koca şehrin pisliklerini örtmesini… Sembolik de olsa renginin saflığını, paklığını şehrime bulaştırmasını… Bazı insanların kalplerindeki karanlığı yok etmesini… Sükûnetin insana verdiği huzuru hatırlatmasını… Kar kristalleri gibi küçücük nesnelerin, bazen görmediğimiz, sadece hissedebildiğimiz değerlerin bize tattırdığı mutluluğu keşfetmelerini…
Avucumun içindeki kar kristaline bakıyorum. Parıldıyor. Avucumu kapatmaya çekiniyorum.
Kar kristali hep benimle kalsın istiyorum.
Peyman Ünalsın