Zeytin Kokusu

San Therapon Kilisesi – Fotoğraf KorkutGökhan

Arabayla geçtiğimiz daracık yolların kenarlarında uçsuz bucaksız uzanan zeytin ağaçlarını izliyorum. Athena’nın, Atina şehrine diktiği ilk zeytin ağacından bu yana, sadece Atina’ya değil, ülkenin tamamına ve Yunan adalarına da o şiirsel güzelliği getirmiş. Heykeli andıran gövdelerinin üzerinde, aynı boyda budanmış ağaçları izlemek huzur veriyor. Keskin zeytin kokusu sarmış bazı köyleri. Sert kabuklu, fırından yeni çıkmış köy ekmeği parçalarını bir kâse zeytinyağına batırdığımı hayal ediyorum.

Molivos - Fotoğraf PeymanÜnalsın

Molivos – Fotoğraf PeymanÜnalsın

Molivos’un şahsına münhasır hali hoşuma gidiyor. Adada olduğuma inanamıyorum. Taş evlerin hepsi aynı tarzda, hemen hepsinin göz alıcı kapıları var. Sokaklar beni içine alıyor, kendimi buraya aitmiş gibi hissetmemek elimde değil. Parke taşlı dar yollardan adanın tepesine, kaleye çıkarken dönüp arkama bakmayı ihmal etmiyorum.  Manzara, kaçırılmayacak kadar güzel.

Kale ile limanı bağlayan yol üzerinde bir tam gün geçirebilirim. Rahibe işi masa örtüleri, yatak örtüleri, diğer hediyelikler sere serpe, alınmayı bekliyorlar. Üstü akasya yaprakları ile örtülü dar galeriden aşağı inerken mağazalardan birinin önünde oturan yaşlı teyzeyi fark ediyorum. Yukarı, kaleye çıkarken de orada oturuyordu. Sokağın taşınmaz kaldırım süsü gibi, hiç kıpırdamamış olduğunu hayretle görüyorum. Önünden geçerken “Kalimera” diyerek selâmlıyorum. Çapaklı gözlerinde belli belirsiz bir gülümseme ile cevap veriyor.

Ege havasını ciğerlerime çekip, manzaranın keyfini sürmek istiyorum. Dar sokağa açılan ön cephesinden bakınca, şehre tepeden hâkim olan pencerelerinden mükemmel manzaraya erişilen kafelerden birine giriyorum. Bir zamanlar tanıştığım bir İtalyan şöyle demişti; “Ne kadar şanslısınız! Sizin de ouzo gibi hem aperatif, hem yemekle birlikte, hem de yemek sonrası dijestif içebileceğiniz bir içkiniz var.” Rakıdan bahsediyordu elbette. Bir ouzo istedim, aperatif niyetine. Yan masaya gelen waffleda da gözüm kalmıştı ama.

Limana inene kadar bütün kafelerde mola vermek isterdim. Hepsi o kadar şirin ki! Ve kapanışı denizin kollarını açmış beni beklediği noktada, iplere asılmış kurumayı bekleyen ahtapotların gölgesinde yapmak. İçi peynirli, kızarmış kabakların, jumbo karideslerin, ızgara ahtapotların tadı hâlâ damağımda.

Skala Skamnia - Fotoğraf PeymanÜnalsın

Skala Skamnias – Fotoğraf PeymanÜnalsın

Molivos ile Mytilini güzergâhında geçtiğimiz köyler, şehirler zihnimize kazınıyor. Skala Skamnias’da tam deniz kenarında, tepenin üzerindeki ufacık kilisenin yanından köye bakıyorum. Dükkânların dışlarına asılmış renkli el yapımı objeler ve aksesuarlarla panayır yerini andırıyor.

Skala Skamnias - Fotoğraf PeymanÜnalsın

Skala Skamnias – Fotoğraf PeymanÜnalsın

Sonbahar, adaya başka renkler katıyor. Güneşten kavrulmuş topraklar, dağlar yerine, turuncunun, yeşilin, kızılın tonlarıyla yıkanmış doğaya hayran kalıyorum. Lavanta olmadığını keşfettiğim mor çiçekler her yeri kaplamış. Anlıyorum ki, yediğimiz o lezzetli balı yapmak için doğadan arılara sunulmuş hediye.

Bir gece önce yağan şiddetli yağmur ve fırtına bazı dağlık bölgelerde doğaya epey zarar vermiş. Ağaçların kırılan dalları yollardan geçişi engelliyor. Ama küçücük arabamız sağ olsun, o bölgeyi aşacak ufak aralıklar buluyoruz.

Plomari’nin beyaz köpüklü dalgalarla yıkanan mendireğini izlerken iyot kokusuna, anason kokusu karışıyor. Şehrin yaşlı erkekleri, kahvehanelerde oturuyor. Elinde pazar çantasıyla, başında eşarbı, koyu renk kıyafeti içinde yaşlıca bir bayan köşeyi dönüyor. Masa örtüsünü silkeleyen komşusu laf atıyor. Belki de o gün ne pişireceklerinden konuşuyorlar.

Mytilini - Fotoğraf PeymanÜnalsın

Mytilini – Fotoğraf PeymanÜnalsın

San Therapon Kilisesi’nin gösterişli ışıklandırması Mytilini limanını fotoğraflık bir manzaraya dönüştürüyor. Ermou Caddesinde iki yana sıralanmış tek katlı dükkânlardan sızan dağ kekiği, zeytinyağı, ouzo kokuları baş döndürücü. Osmanlılar döneminden kalma Yeni Camii’nin yakınlarına gittikçe atmosfer daha da tanıdık oluyor. Sanki Bursa’dayım.

Mytilini – Fotoğraf KorkutGökhan

Sahilde eğlenen gençlerin coşkulu sesleri çalınıyor kulağımıza. Ege tınıları her yerde…

Adaya adını veren Sappho’nun dizeleriyle Panelinion Cafe’ye yöneliyoruz, adalıları dinlemeye.

Dostlarım 
Başkaldırmıyorsa, neye yarar şiir?
Azgınları ve azgınlıkları yıkmıyorsa, neye yarar şiir?
Zamanı ve mekânı
Sarsmıyorsa, neye yarar şiir?
Satrapların başındaki tacı
Yere çalmıyorsa, neye yarar şiir? 

Peyman Ünalsın