Küçük oğlumuz Emre, küçük dediğime bakmayın yirmi iki yaşında, Bahçeşehir Üniversitesi’nde reklamcılık okuyor. Üçüncü sınıfı bitirdi. Geçen yaz stajını global bir ajansta yaptı. Bir aylık staj süresi dolunca, direktörleri de ondan memnun kalınca uzun dönem stajyer olarak ajansta kaldı. Ajans müşterilerinin reklam kampanyalarında copy writer olarak onun da imzası yer aldı.
Mart ayında reklamcılık sektörünün kreatif alanda yapılan en büyük yarışmalarından biri olan Cannes Lions’ın Genç kategorisinde Print dalında, bir iş arkadaşıyla ekip olarak ajanslarını temsilen yarışmaya katıldı. Aynı dalda yarışan kırkın üzerinde yarışmacıyı geride bırakarak birinci geldiler ve ajanslarını Cannes’da temsil etmeye hak kazandılar.

Ailece çok heyecanlandık. Emre’nin schengen vizesi var. Ama ekip arkadaşı maalesef red yedi. Çocukcağızın bütün hevesi kursağında kaldı. Emre’nin biraz modu değişti tabii. Nasıl değişmesin? Onlar bir ekipti, aralarında belli bir uyum oluşmuştu. Haziran’da Cannes’da da performanslarını en üst seviyede tutarak ortak bir proje hazırlayacaklardı. Vize gençlere engel olmuştu. Emre seyahate çıkarken biraz buruktu. Anne baba olarak telkin etmeye çalıştık. Profesyonel düşünüp ona göre davranmasını tavsiye ettik. Günü geldi. Emre Cannes’da çeşitli kategorilerde Türkiye’yi temsil edecek bir ekiple yola çıktı.
Network, öğrenme, eğlence, gelişim, vizyon… Çok yönlü bir eğitim parkurunda kendine çok değer kattı.
Geçtiğimiz hafta brief alıp bir günde projeyi hazırlayıp sundular. Cuma günü de sonuçlar açıklandı. “Yalan olduk,” diye mesaj attı. Hemen cevap yazdık. Orada olan kaç tane 3.sınıf öğrencisi var? Kaç yaşındasın?
Cannes’da yarışan tek 22 yaşındaki genç kuvvetle muhtemel bizim oğlumuzdu. Okulu bitirmesine daha bir yılı var. Ve iş dünyasında birinci senesi dolmadan Cannes’da olmaya hak kazandı. Kendisi için büyük şans, fırsat, altın madalya alamasalar da altın zenginliğinde bir deneyim. Bizim için büyük gurur.
Projeleri oldukça anlamlı ve yaptıkları iş de çok kreatifti bence. Arıların yok olmasına bağlı doğanın kendini yenilemesi ve çoğalmasının durmasıyla ilgili sosyal bilinci uyandıracak bir kampanya hazırladılar.
Evet ödül alamadılar. Ama Cannes’da reklam sektörünün kırmızı halısında yürüdüler. Bu ilk halı olabilir ama daha niceleri önlerinde uzanacaktır. Kim bilir belki günün birinde bu halılardan biri sihirli nefesle üflenmişçesine havalanıp lâyık olduğu sarp tepelere onu ulaştıracak.
Yolun açık olsun evlat! Seninle gurur duyuyoruz.

